Mesih İsa’nın Çarmıhta ölmesi 

Mesih İsa’nın Çarmıhta Ölmesi Bir Acizlik Göstergesi Mi?

Bugünlerde birçok kişiden buna benzer sorular ve eleştiriler alıyorum. Söylemem gerekir ki, bu tarz bir yaklaşım hem mazur görülebilir hem de eleştirilebilir.

Kutsal Kitap’ı (Tevrat, Zebur, İncil) hiç okumayan kişilerden böyle bir yaklaşım almak çok şaşırtıcı değil. Bir yerde Tanrı’nın Oğlu, Güçlü Tanrı’dan bahsedilirken, diğer bir taraftan da O’nun çarmıhta öldüğü bildiriliyor. ”Bu mantıksız değil mi?” diye sorabiliyor insanlar. Bu açıdan anlaşılabilir bir soru, fakat Kutsal Kitap’ı okumuş ya da böyle bir soru sormadan önce O’nu okumayı tenezzül bile etmemiş birisi için bu soru garip ve düşündürücüdür.

Şimdi beni böyle söylemeye iten nedenleri sizinle paylaşmak istiyorum: Birincisi, Kutsal Kitap’ta Eski Antlaşma dediğimiz Tevrat ve Zebur’u da kapsayan kısımda, gelecek olan bir Mesih’ten bahsedilir. Bu Mesih’in ilahi ve insani doğasına atıfta bulunur. Bu vaat edilen Mesih’le ilgili çarpıcı ön bildiri ve peygamberliklerden birisi, Yeşaya Peygamber’in vahiysel bildirilerinde görülür. Yeşaya Peygamber şöyle demiştir: 

Verdiğimiz habere kim inandı? RAB’bin gücü kime açıklandı? O RAB’bin önünde bir fidan gibi, Kurak yerdeki kök gibi büyüdü. Bakılacak biçimden, güzellikten yoksundu. Gönlümüzü çeken bir görünüşü de yoktu. İnsanlarca hor görüldü, Yapayalnız bırakıldı. Acılar adamıydı, hastalığı yakından tanıdı. İnsanların yüz çevirdiği biri gibi hor görüldü, Ona değer vermedik. Aslında hastalıklarımızı o üstlendi, Acılarımızı o yüklendi. Bizse Allah tarafından cezalandırıldığını, Vurulup ezildiğini sandık. Oysa bizim isyanlarımız yüzünden onun bedeni deşildi, Bizim suçlarımız yüzünden o eziyet çekti. Esenliğimiz için gerekli olan ceza Ona verildi. Bizler onun yaralarıyla şifa bulduk. Hepimiz koyun gibi yoldan sapmıştık, Her birimiz kendi yoluna döndü.Yine de RAB hepimizin cezasını ona yükledi. O baskı görüp eziyet çektiyse de Ağzını açmadı. Kesime götürülen kuzu gibi, Kırkıcıların önünde sessizce duran koyun gibi Açmadı ağzını. Acımasızca yargılanıp ölüme götürüldü. Halkımın isyanı ve hak ettiği ceza yüzünden Yaşayanlar diyarından atıldı. Onun kuşağından bunu düşünen oldu mu? Şiddete başvurmadığı, Ağzından hileli söz çıkmadığı halde, Ona kötülerin yanında bir mezar verildi, Ama öldüğünde zenginin yanındaydı. Ne var ki, RAB onun ezilmesini uygun gördü, Acı çekmesini istedi. Canını suç sunusu olarak sunarsa Soyundan gelenleri görecek ve günleri uzayacak. RAB’bin istemi onun aracılığıyla gerçekleşecek. Canını feda ettiği için Gördükleriyle hoşnut olacak. RAB’bin doğru kulu, kendisini kabul eden birçoklarını aklayacak. Çünkü onların suçlarını o üstlendi. Bundan dolayı ona ünlüler arasında bir pay vereceğim, Ganimeti güçlülerle paylaşacak. Çünkü canını feda etti, başkaldıranlarla bir sayıldı. Pek çoklarının günahını o üzerine aldı, Başkaldıranlar için de yalvardı. [Yeşaya 53:1-12]

Bu sözler Mesih İsa’dan çok uzun zaman önce, yaklaşık olarak 750 yıl önce yazıldı. Bu yüzden inanılmaz bir gerçeğe vurgu yapmaktadır. İnsan şeklinde gelecek ve mükemmel bir hayat örneği gösterecek olan Allah’ın doğru kulu, yani Mesih’in ölümünden ve dirilişinden muazzam bir şekilde bahsetmektedir. Bu ayetler, insan bedeni alacak olan Allah Oğlu’nun neden geldiğine dair çok önemli ipuçları vermektedir. Mesih’in amacı günahlara karşılık kefaret eden mükemmel kurban olarak, kendisine iman edenleri günahın esaretinden kurtarmak ve günahtan gelen suçu ortadan kaldırmaktır. Eski Antlaşma kurban sistemi, Allah’ın bu eşsiz tasarısının bir işareti ve gölgesidir.

Kutsal Yazılar bize Eski Antlaşma’da kesilen kurbanların aslında Mesih’in ölümünü ve O’nun kefaretsel eylemini ifade ettiğini ve yalnızca Mesih’in ölümü ile geçerlilik kazandığını söylüyor:

Allah Mesih’i, kanıyla günahları bağışlatan ve imanla benimsenen kurban olarak sundu. Böylece adaletini gösterdi. Çünkü sabredip daha önce işlenmiş günahları cezasız bıraktı. Bunu, adil kalmak ve İsa’ya iman edeni aklamak için şimdiki zamanda kendi adaletini göstermek amacıyla yaptı. [Romalılar 3:25]

Peki, Mesih İsa’nın sözlerine baktığımızda karşılaştığımız tablo nedir?

İncil’in ilk dört kitabı bize Mesih İsa’nın sözlerini aktarmaktadır. İsa, kendisinin beklenen Mesih olduğunu birçok defa dile getirmişti. Bunlardan bazıları şunlardır:

İsa, büyüdüğü Nasıra Kenti’ne geldiğinde her zamanki gibi Şabat Günü havraya gitti. Kutsal Yazılar’ı okumak üzere ayağa kalkınca O’na Peygamber Yeşaya’nın Kitabı verildi. Kitabı açarak şu sözlerin yazılı olduğu yeri buldu: “Rab’bin Ruhu üzerimdedir. Çünkü O beni yoksullara Müjde’yi iletmek için meshetti. Tutsaklara serbest bırakılacaklarını, Körlere gözlerinin açılacağını duyurmak için, Ezilenleri özgürlüğe kavuşturmak Ve Rab’bin lütuf yılını ilan etmek için Beni gönderdi.” Sonra kitabı kapattı, görevliye geri verip oturdu. Havradakilerin hepsi dikkatle O’na bakıyordu. İsa, “Dinlediğiniz bu Yazı bugün yerine gelmiştir” diye konuşmaya başladı. [Luka 4:16-20]